Limonlu Kek kokusu mu geldi yoksa burnuma? Çiçek gözlüm derim ben ona. Olgun, görmüş geçirmiş havasının ardında muzip bir kız çocuğu yatar Neval’imin. Çocuk olup birlikte büyümek isterdim onunla. Yaşıtız ya, birlikte Tipitip sakız çiğneyip saçlarımızı örer, bebeklerimizle oynarmışız ne güzel. Neyse, birlikte yaşlanacağız inşallah.
Neval’im hiç aklından çıkmayan ilk orucunun hikayesini anlattı bize: “Oruç tutmaya ilk alışmalarım (tabii 6-7 yaşlarında öğlene kadar tutulan çocuk oruçları hariç 10 yaşımda ve Temmuz ayına denk gelen sıcağın en sıcak, günlerin ise en uzun olduğu dönemlere denk gelmişti. Annem akşamdan ‘Bak günler uzun, istersen tutma, sen daha küçüksün’ laflarını, şövalye ruhumla şiddetle reddetmiş ve ‘Beni de mutlaka kaldırın’ diye tutturmuştum. Öğlene kadar iyi geçen zaman, öğleden sonra kağnı hızı ile mi geçmişti ne Açlıktan acayip huysuzlandığımı, annemin mısır kaynattığı tencerenin kapağını defalarca açıp açıp kokusunu derin derin içime çektiğimi hala hatırlayıp gülümsüyorum. Akşam 9 gibi orucumu açıp yorgunluktan sadece bir tabak çorba içerek yatmaya gidince, annem babam ertesi gün oruç tutturmadılar tabii Yine de oruca ilk başlayan çocuklarda olduğu gibi; başında, ortasında, Kadir Gecesi’nde ve son gün oruç tutmuştum o yıl. Ancak hiçbir oruç, o ilk kez tuttuğum oruç kadar zor gelmemiştir bana ”
Peki biz bugün ne yiyeceğiz? Sütlü kırmızı mercimek çorbasının ipeksi dokunuşunu damağımızda hissedeceğiz. Hünkar beğenmiş, bakalım biz beğenecek miyiz? Neval’im tarif ederse elbette Zahter diye bir bitki var. Aslında bildiğiniz kekik, dağda yetişeni, uzun uzun yaprakları var, 36 beden mankenler gibi. Zahterin Antakya Mutfağı’na özgü salatasını tadacağız. İlk kez yiyenler yabancılık çekebilir. Ancak binbir derde deva onu bilesiniz. Osmanlı Mutfağı’nin hafif tatlı seçeneklerinden nişastayla meyveleri bir araya getiren capcanlı renklerde bir tatlı pelte. Zamanında mandalinayla yapmıştım. Siz istediğiniz bir yaz meyvesiyle hazırlayabilirsiniz, yapılış mantığı aynı.