Her iftarın bir de sahuru var tabii değil mi? Sihirli Mutfağı’m bloğunun sahibi Sevgili Betül Köroğlu tam da bu konuya dikkat çekip bir de tarif veriyor: “Eski Ramazanlar ne güzeldi. Kalabalık ailece yapılan sahurlar, iftarlar. Benim en sevdiğim şüphesiz ki
sahur yemekleridir. Küçükken annem okula gidiyorum diye bana oruç  tutturmazdı. Dolayısı ile sahura da kaldırmazdı. Ben neredeyse sahura kadar uymaz herkes kalktığında masadaki yerimi alırdım.

İzmit’in meşhur Ramazan simidi vardır. Pidenin kenarı gibi elips şeklinde büyük simit. Dört parmak kalınlığında kesilip iç kısmı çıkartılıp su ile ıslatılır. İçine peynirli maydanozlu iç hazırlanıp doldurulur, yumurtaya bulanıp kızartılır. Tadına doyum olmaz. Annem o çıkan iç kısımlarını da yumurtaya bulayıp kızartırdı . İşte ben sırf bunu yemek için bile sahura kalkardım. Evlenince İzmit’e gittiğimde alıyorum, yapıyorum, ama nedense annemin yaptığı tadı bulamıyorum.”

Ben de bilirim o Ramazan simidini. Maalesef annem böyle pişirmezdi, arasına peynir domates koyup sandoviç yapmak için kullanırdık.  Betül’ümün bu tarifini denemek lazım. Bir de iftar için önerdiği tez pişti tatlısını. Hafta sonu iftar lezzetlerini hazırlamak için zamanımız bol. Bu yüzden tepsi mantısı hazırlamak gözünüzde büyümez sanırım. Bezelye çorbası ile bahçe salatası sizi üzmeyecek. Kısa sürede hazırlanıp sofranızda arz-ı endam edecekler.