Maggi, “Mutfağın Ustaları Yarışıyor” yemek yarışmasında biz 32 bloggerı bir araya getirdi. 1,5 ay kadar önce, bir cuma günü ilk görevin açıklandığı mail geldi. “Lezzetin geleneği” temasıyla çorba yapmamızın beklendiği mail, 5 dakika sonra kendi kendini imha etmedi, dumanlar çıkarmadı. Bizzat mailin alındığı kişi tarafından itinayla saklandı ve tekrar tekrar bakıldı. Bu görev için, evlilik kutlamalarımız sırasında pişirildiği için aklımda yer eden bamya çorbasını paylaştım.
Ertesi haftanın teması, “Hayatın Sürprizi” idi. Yıllarca pişirdiğim, nevi şahsına münhasır tarifim “Zeytinli Tavuk Yahnisi”ni, baharın habercisi papatyalarımın yanına koydum. Yanına bir de Neval’imin çok sevdiği sarımsaklı ekmekleri dizdim ve fotoğrafladım.
Maggi benimle aynı fikirdeymiş, makarnayı “Sofraların Eğlencesi” ilan etti. Ayağıma kırmızı ayakkabılarımı giyip sevdiğim içeceğimi yanıma alıp uzuuuun bir yemek yapma yolculuğuna çıktım. Enginarlı roka salatasıyla sunduğum rulo lazanya günümün yarısını aldı.
Son noktayı “Aşkın Çikolata Hali” ile koymamızı istediler. Aşk benim için acı çikolataydı daha çok. Az şeker, çokça ve saf kakao, yani içten sevgi. Hayal etmekle başlardı, balonun içine üflerdiniz havalanırdı, evrene havale ederdiniz aşk isteğinizi. Siyah ve beyazdı, ölesiye can acıtıcı, aynı zamanda masum, tüm hücrelere mutluluk verendi. Kadife gibi yumuşacıktı aşk dokununca. Ferahlığı vardı bazen… Kıpkırmızıydı, tutkuluydu. İşte bu düşüncelerle “Çikolata Çanağında Aşk Bombası” ortaya çıktı.
Geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen final etkinliğinde, Özge, Tijen ve Zerrin’le bu kez birlikte çikolataya batıp çıktık.
Aslında ona yemek uzmanı ve yazarı diyorlar. Oysa ben Sahrap Soysal’ı, yemek tutkunu olarak tanımlamak istiyorum. Bu ortak tutkumuzun bizi nerelere kadar götürebileceğini gösteren canlı bir kanıt. Sahrap Hanım, enerjiniz bol olsun, umarım son nefesinize kadar yemek tutkunuzu yaşarsınız. Doğrusu o günkü konuşmanız, geleceğimi inşa ederken atmam gereken adımlar hakkında önemli ipuçları içeriyordu.
Maggi’ye ve bu projede emeği geçenlere bir iki çift güzel sözüm var: Yarışmanın kurgusuyla yaşattığınız heyecan ve içeriğiyle yemek kültürümün gelişmesine sağladığınız katkı için teşekkür ederim. Ayrıca yarışmanızı Facebook sayfası üzerinden “beğen” yöntemiyle yapmamanız, yarışma yemeklerinde kendi ürünlerinizi kullanmamızı zorunlu tutmamanınız da yarışmaya katılımımızı etkileyen unsurlardı. Yarışma boyunca yanımızdan ayrılmayan Yasemin’ime de özel teşekkürlerimi iletiyorum.
Diğer haftaya geçmediğinde, elindeki bayrağı devam eden blogger arkadaşına memnuniyetle teslim ederek destekleyen; Aslı, Aylin, Ayşen, Betül, Beyza, Deniz, Ebru, Eda, Ergül, Eylem, Gökçe, Gönül, Gülay, Gülşen, Hilal, Hilal, Mine, Necla, Neval, Özge, Pelin, Saliha, Sevil, Süheyla, Tümay, Yasemin, Yasemin ve Zehra. Hepimizi tebrik ediyor alkışlıyorum, dostluk kazandı!