Geçtiğimiz günlerde facebook sayfamdan yaptığım duyuruda Kore’deki büyük Türk Fatih’in hikayesini en kısa sürede aktaracağımı söylemiştim.Umarım arayı uzatmamışımdır. Kişinin kendini yetiştirip geliştirebileceğine ispatlayan özel bir örnek olduğu için Fatih’i sizlerle de tanıştırmak isterim. Hikayesini dinlemeye hazır mısınız?
Onunla LG Life Tastes Good Championship 2010 finali için Kore’ye gittiğimizde tanıştık. İlk izlenimim ne kadar da beyfendi göründüğü ve mavi gözlü olduğuydu. Son gün portakal rengi şortu ile karşımıza çıktığında izlenimim gelişti, bundan böyle içindeki çocuğu yaşatmayı bilen beyfendi olduğunu düşünüyorum ve mavi gözlü olduğunu biliyorum.
Yarışma boyunca tercümanlık yapacaktı, o ne yaptı sanırsınız, ekibimizin bir parçası oldu. Desteği, heyecanı, enerjisi, neşesi, sorumluluk duygusu için kendisine tekrar tekrar teşekkür ediyorum.
Fatih aslen İstanbullu. Uzakdoğu dilleri üzerine eğitim aldıktan sonra öğrendiklerini yerinde tecrübe etmek üzere Uzakdoğu’ya geliyor, 8 yıldır o civarlarda. MBA yapıyor. Pek çok ülkede kalıp dillerini öğrendikten sonra Kore’ye yerleşiyor. O bir yazar, felsefik romanı yakında yayınlanacak. Umarım Türkçesi de yayınlanır da okuma fırsatı yakalarım. Tercümanlık ve çeviri yapıyor. Halen Kore’deki televizyon kanallarından biri için iş dünyası içerikli program hazırlıyor. Ara sıra da bir marka için mankenlik yapıyor. Bunları ne için yapıyor, çoook sevdiği eşiyle 15 metrekarelik evlerinde mutlu mesut bir hayat yaşamak için.
Koreli eşi Hyewon ile 8 aydır evli.Onlarınki yıldırım aşkı ve evliliği. Fatih, bir gün havalimanında yürüyen merdivenden çıkarken diğer taraftan aşağı inen Hyewon’ı görür ve hayatının kadını olduğunu hisseder. Hemen yönünü değiştirir, bu köklü bir değişiklik olacaktır, çünkü 5 saat sonra evlidirler. Düşünüyorum, Fatih gibi risk almalı, duygularının peşinden gitmeli insan, delice sevmeli!
Sezen Aksu’nun söylediği gibi, şarkı söylemek lazımdı, Kore sokaklarında Türk Sanat Müziği icra ettik avaz avaz. Gönlümüz sarhoş oldu yıldızların altında, ormancıyı bekledik ada sahillerinde. Şarkıları ardı ardına söylüyorduk ancak Fatih memleket hasretiyle, biz Fatih ve Hyewon sevgisine birbirimizi bırakamıyorduk. Hala Fatih’in dilinin ucuna gelen şarkıyı hatırlayamadık. Sahi neydi?
Seni çook özlüyoruz Fatih. Çançiççon gelinimizi de alıp ne zaman geleceksin Türkiye’ye? Hadi elinizi çabuk tutun!