Adı üstünde Gülay Mutfakta O ne pastalar, kekler, börekler, kurabiyeler yapar bir bilseniz. Salataları da sanatçı edasıyla hazırlar, salatalıklardan yıldız yapar, havuçlara çiçek açtırır. Çocukluğu küçük bir kasabada geçen Gülay’ımın Ramazan dendiğinde aklına kalabalık iftar sofraları geliyor: “İlkokul çağlarında oruç tutmak isterdim, büyükler dayanamayacağım için bana ‘Sen küçüksün, tam gün tutamazsın’ der, tekne orucu dedikleri, öğle ezanına kadar oruç tuttururlardı.
Çocukluğum küçük bir kasabada geçti, oruç açacağımız zaman top patlardı. Sokakta arkadaşlarımla heyacanla beklerdik:) Bir de o zamanlar babam fırından sucuklu yumurtalı pide yaptırırdı. Ne tatlı gelirdi. Geçen yıllarda Ramazanda memlekete gittiğimde yine aynı fırına pide yaptırdık ama aynı lezzeti bulamadım “
“Hey gidi günler hey!” dedirtiyor anılarımız değil mi? Bazen merak ediyorum yeni nesil Ramazanları nasıl anımsayacak? “Fırsat siteleri o zamanlar yüzde 60′a varan indirim yapardı”, “İftar saati İstanbul trafiği kilitlenip kalırdı”, “Bayram tatilleri uzun olurdu, güneye tatile giderdik hep” benzeri şeyler mi söyleyecekler acaba?
Anın tadını yaşayalım biz yine. Gülay’ımın nefis, besleyici sebze çorbasıyla orucumuzu açacağız bugün. Güneydoğu mutfağımızdan kuru patlıcan dolmasının yanında nar ekşili, cevizli semizotu salatası var. Bol arpacık soğanlı barbunya fasulyesi farklı bir tarifle karşınızda. İrmik helvasına bayılırım. Bir de içine servis sırasında bir top Maraş Usulü dondurma koydunuz mu, oldu size yaz tatlısı. Afiyet olsun, Allah kabul etsin.