Sanırsınız onu çocukluğumdan beri tanıyorum. Bir sebeple kısa süre ayrı kalmışız da İstanbul’da kavuşmuşuz gibi. Gerçi şimdilerde büyük ve küçük adamıyla Angara’da yeni hayat kuruyor ama mesafe bizim için önemli değil. Gönüller bir olsun tek ki.
Ordan Buradan Hayattan bloğunun sahibi Yasemin’im, Ramazan’a dair en eski ve sıcak anısını bulup çıkarmış bize: “Sanırım 5 yaşlarında falandım. Yani bizim küçük adamın yaşlarında. Ramazan yine şimdiki gibi sıcak yaz günlerine denk geliyordu. Tekirdağ’da yazlıkta teyzeler, dayılar, anneanne ve kuzenler, çok kalabalık ve keyifli Ramazanlar geçirirdik. Hatta o kadar çok isterdik ki biz de oruç tutmayı. Büyükler bizi kandırırlardı ”Şimdi orucunuzu sandalyeye bağlayalım, siz yemeğinizi yedikten sonra çözeriz, devam edersiniz oruca!” diye. Çocuk aklı; orucu sandalyeye bağlar, yemeği bir güzel yerdik. Fakat tüm çabalara rağmen sahurda geçen davulcuyu görmeden uyumayı da reddederdik. Sahura kadar uyanık kalır, davulcu geçerken teyzemin verdiği paraları balkondan davulcuya atar, ondan sonra mutlu mesut yataklarımıza giderdik.”
Yasemin’imle sizin için ayrı şehirlerde kafa kafaya verdik. Angaralı, tatlı mı tatlı, kakaolu fındık ezmeli supangle yaptı. İstanbul’daki –aynı zamanda Angara gelini- sebzeli soğuk çorba, kıymalı lazanya, zeytinyağlı taze börülce pişirdi.