Defne kızım sebep oldu da bir derleme kitaba ulaştım. Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileri Türk Halk Edebiyatı dersi için derleme çalışması yapmış. Türk Halk Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz ve master öğrencisi Zeliha Oral editörlüğünde hazırlanan kitap, UNESCO’nun “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi”nden hareketle gelecekte koruma altına alınmasını sağlamak amacıyla hazırlanması gereken envanterlere katkı niteliğinde.
Kitapta inanışlar; “baht açma, evlenme ve çocuk edinmeyle”, “hastalıktan sağaltma ve koruyucu ruhla”, “hayvanlarla”, “nazarla”, “uğur ve uğursuzlukla” ilgili olanlar şeklinde ana başlıklara ayrılmış. Diş buğdayına ayrılan bölümdeki bilgiler; Denizli’de oturan, 45 yaşındaki ev hanımı Huriye Kıran ile 2004 yılında yapılan söyleşi sırasında elde edilmiş.
Diş buğdayı; bebeğin ilk dişinin çıkmasının ardından bereket, bolluk sağlaması, dişlerin sağlam olması için pişirilen, çeşitli tahıllardan oluşan bir yemek. Bazı yörelerde sadece buğday ile de pişirilen yemek, özellikle Ege Yöresi’nde buğdayın yanı sıra nohut, kuru fasulye ve mısır ilavesiyle hazırlanıyor.
Huriye Kıran’ın aktardığına göre; gelenekte çıkan ilk dişi gören bebeğe bir hediye alır. Diş buğdayı birkaç diş çıktıktan sonra pişirilir. Hısım, akraba, eş dostun misafir edildiği ortamda, bir gün öncesinden suda ıslanan tahıllar, aile büyüğü kadın tarafından pişirilir. Her bir tahıla yüklenen anlam farklıdır. Buğday, çocuğun bereketli bir yaşam sürmesini; kuru fasulye, dişlerin bembeyaz olmasını; nohut, onların sağlam; mısır da tane tane olmasını simgeler.
Daha eski dönemlerde bu yemek aile arasında pişirilir, akraba ve komşulara ise dağıtılırmış. Onlar da tabağı boş göndermez, dişlerin demir gibi sağlam olması için demir para koyarlarmış.
Neyin uygulanışı değişmedi ki, bu gelenek de nasibini aldı. Diş buğdayı eve gelen misafirlerle birlikte, dualar edilerek pişiriliyor. Hediyeler açıldıktan sonra bebek, içinde makas, tarak, kalem, iğne vb. nesneler konulan tepsi önüne oturtuluyor. Çocuk bu nesnelerden hangisini alırsa o mesleği seçeceği hayal ediliyor. Tarak berberliğe, makas terziliğe, kalem ilim öğrenmeye yorumlanıyor.
Bizim ise geleneği yorumlarken işin içine sosyal medyayı da dahil ettik. Gisi Tasarım ve Yemekçinin Mekanı tarafından düzenlenen, Ankara’da yaşayan blog yazarlarının ve instagram kullanıcılarının bir bölümünün bir araya geldiği buluşma için diş buğdayı pişirdim. İlk kez yaptığım yemek beğeni topladı, nezaketleri için teşekkürler. Tatlı sevenler tarifte belirttiğimden biraz daha fazla şeker ilave edebilir. Kuru meyvelerin seçimi keyfe keder, hangisini isterseniz kullanın. Gelenekte pişirilip hemen yeniyor deniyor ya, haklılar. Buğday henüz helmelenmediği, diş diş kaldığı için sizin de bu şekilde hazırlamanızı öneririm. Buluşma kahvaltı şeklinde olduğundan geceden yapıp buzdolabında bekletmek durumunda kaldım. Bu da ilk piştiğindeki formunu kaybetmesine neden oldu.
Meslek seçimi için Defne’nin önüne koyduğumuz; şarj aleti bilişimi, steteskop sağlığı, karga burun mühendisliği, ruj güzelliği, biblo sanatı, kitap öğretmenliği, top sporu, taş biyologluğu-kaşifliği, uzaktan kumanda medyayı, kartvizitlik pazarlama-satışı, kaşık aşçılığı veya yemek bloggerlığı, makas da aile mesleği terziliği temsilen tepside yer aldı. Defne her zamanki alışkanlığıyla uzaktan kumandaya dokundu ilk olarak. Onu saymadık Steteskop ve top bir süre ilgisini çektikten sonra eli tekrar tekrar uzaktan kumandaya gidince bu kez kabul ettik. Armut dibine düşüp annesi gibi medya sektöründen bir iş sahibi olabilir. Bunlar işin eğlencesi, önce insan, iyi, vicdanlı insan olması önemli bizim için tabii.
Bu arada buluşmada tanıştığım Tatlıdan Tuzluya Her Şey bloğunun sahibi Aynur Hanım, diş hediği gelenekleri hakkında ilginç bilgiler verdi. Memleketleri olan Elazığ’da, hedik (kabuklu buğday) pişirip bazen kuru fasulye ekleyip üzerine bol ceviz serper tuzlayarak yerlermiş. Bunu da denemek lazım bir ara.
Diş Buğdayı (Hediği)
- 4 su bardağı buğday veya hedik
- ½ su bardağı kuru fasulye
- ½ su bardağı nohut
- 1 su bardağı haşlanmış tane mısır
- 1 su bardağı pudra şekeri
- 1 çay bardağı karadut kurusu
- 1 çay bardağı kuru yaban mersini
- 1 çay bardağı kuru üzüm
- 1 su bardağı iri kıyılmış ceviz
- 1 su bardağı iri kıyılmış fındık
- 1 su bardağı nar tanesi
Yapılışı:
Buğdayı geniş bir kaba alıp üzerini 2-3 parmak geçecek kadar oda sıcaklığında suyla doldurun. En az 8 saat kadar beklemeye alın. Süre sonunda suyu döküp buğdayları tencereye alın üzerini 2-3 parmak geçecek kadar su ekleyin. Orta ateş üstünde pişirin. Dişe gelir, helmelenmemiş kıvamda olduğunda ocaktan alın ve fazla suyu varsa dökün. Kuru fasulye ve nohutu da su içinde en az 8 saat bekletin. Ardından ayrı ayrı olarak haşlayın. Yaklaşık 1 su bardağı ölçüsüne gelecekler.
Diş buğdayını karıştırmak için geniş bir kap seçin. Buğdayı, nohutu, fasulyeyi ve mısırı bir araya getirin. Pudra şekerini de serpin ve iyice, ancak nazikçe harmanlayın. Diş buğdayını bekletmeden servis edecekseniz; karadut kurusunu, yaban mersinlerini ve kuru üzümleri ilave edip karıştırın. Eğer beklettikten sonra ikram edecekseniz kuru meyveleri o zaman ekleyin. Aksi halde renklerini verip diş buğdayının renginin dönmesine sebep olabilirler.
Diş buğdayını servis kaselerinin yarısına doldurun. Araya ceviz ve fındık parçalarını serpin. Üstüne bir kez daha diş buğdayı doldurduktan sonra son süslemeyi; ceviz, fındık ve nar taneleri ile yapın.
Kaynak: “Türkiye’de 2004 yılında yaşayan halk inanışları-Nesneler ve uygulamalar”, M.Öcal Oğuz, Zeliha Oral; Gazi Üniversitesi THBMER
Teşekkür: Dolu Dolu Mutfak bloğunun sahibi Aslı Özcan Önder Teyzemize teşekkür ederiz, öperiz