Gece yarısı maymun iştahlılık yapıp acı sivri biberleri parpullar, üzerine limon yağ gezdirirdik. Acıdan burnumuz aka aka biberleri yer, suyuna da ekmeğimizi banardık. İşkembe çorbası yapılırken baş baş sarımsak dövülürdü. Damarlı işkembe parçalarını mideye indirmekten öte, dövme sapına yapışan ezik sarımsak-tuz parçalarını yalamak için yarışırdık. Salata kasesini başımıza dikip yüzümüz ekşiye ekşiye sosunu içerdik. Kahve ve krem rengi çizgili mini sofra bezi üzerinde ayçekirdeklerimizi çıtlatır, kabukları etrafa sıçrattığımız için tatlı azarlar işitirdik.
Geceleri kabus gördüğümde yeniden uykuya dalabilmem için beni mutlu eden şeyleri ve yerleri düşünmemi söylerdin ya küçükken. Yemyeşil çimenler üzerinde, heybetli elma ağacımın altında sırt üstü yatıp masmavi gökyüzüne baktığımı düşlerken uykuya dalıverirdim, odadaki öcülerden beni koruyacağını bilerek.
Şimdi gündüzleri de kabus görüyorum. Üstelik hep beraber görüyoruz artık. Onların içinde, sen ve diğerleri, pırıl pırıl parlıyor. Seni öcülerden korumak istiyorum. Bunun için sadece Allah’a, adaletine sığınıyoruz ve sabırla bekliyoruz.