Geçtiğimiz günlerde yeni evine taşınan Bir Demlik Sohbet blogunun sahibi Sevil Görkem Şahin, bize birbirinden güzel lezzetlerin sıralandığı bir iftar yemeği verdi. Evlerinde ağız tadıyla, huzurla ve mutlulukla oturmak kısmet olsun. Sevil’imin gönderdiği anıyı okuyunca bizi iftar sonrası sahura neden davet etmediğini şimdi anladım Şaka şaka!

“2004 senesinin Ramazan ayı idi. Eşimin askerden beri bağını koparmadığı 2 arkadaşını eşleri ile beraber ilk kez evimize iftara  çağırmıştık. Güzel geçen iftar sofrasından sonra bol kahkahalı çay sohbeti yapmıştık. Gecenin ilerleyen saatlerinde “Ee vakit geç oldu artık sahuru da beraber yapalım” dedim. Sağolsunlar kırmadılar beni. Sonrasında gecenin yorgunluğu ile sohbet ederken oturduğum koltukta güya arkadaşımın söylediklerini dinlerken uyuyakalmışım. Uyuyakalmak değil benim ki resmen sızmışım. Eşim ne derece uyandırmaya çalıştı ise ben uyanmamışım. Sanki uyku hapı içmiş gibi

Birden bir sıçradım sızdığım yerden oda ne sahur sofrası kurulmuş çay demlenmesi bekleniyor. O gün ne kadar utanmıştım. Hala arkadaşlar ile biz sana önce iftara sonra sahura kalıcaz ama uyumak yok diye hep o günü anarız. Ama benim o uyumam hayırlı birşey içinmiş. Kızım Aysu’ya hamile kalmışım ama ben bunu bilmiyormuşum.:))”

Sevil’im o akşam iftarda ikram ettiği fırında sebzeli tavuğu denemenizi öneriyorum. Önden hafif bir soğan çorbası ikram ediyoruz üzerinde kızarmış ekmeğiyle. Kısırın bol yeşillikli versiyonu diyebileceğimiz Ortadoğu’ya özgü tabboule salatasını beyaz peynirli ve domatesli makarna takip ediyor. Bu akşam biraz fazla yemiş olabilir miyiz? O halde tatlımız hafif olsun, su muhallebisini mevsim meyveleriyle bir araya getiren Osmanlı Mutfağı’ndan helatiyeyi kaşıklayalım. Üzerine kahve mi içersiniz, çay mı bilemem, o sizin damak tadınıza kalmış.